Avrupa Birliği tarafından
finanse edilmektedir

Bu web sitesi, Avrupa Birliği’nin maddi desteği ile oluşturulmuştur ve sürdürülmektedir. İçerik tamamıyla Goethe-Institut Istanbul sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.

EN
YEREL PROJELER HİBE PROGRAMI
AÇIK ÇAĞRI #1
PROJE #21
SANATÇININ ÖTEKİSİ: DOĞU’DA SANATÇI OLMAK

Proje Raporu

Raporu bu sayfanın en altında görüntüleyebilir ya da aşağıdaki bağlantıdan pdf olarak indirebilirsiniz. 
https://www.culture-civic.org/dosyalar/Sanatcinin-Otekisi-Doguda-Sanatci-Olmak.pdf 

Doğu’daki sanatçıların faaliyetlerinin aslında bir tür "faaliyetsizlik" olduğu ve bu faaliyetsizliği üretim-yaratım sürecine bağlı olarak merkeze ve piyasa karşı mekânsal-bedensel bir uyuşmazlığın meydana çıkardığı saptandı.

Aralık 2021-Eylül 2022 tarihleri arasında Türkiye’nin doğusundaki üç ilde (Van, Hakkâri ve Şırnak) sanatçıların yaşadıkları sorunların sanat sosyolojisi izleği altında irdelemeyi hedefleyen, Uğurcan Kaçmaz'ın yürüttüğü "Sanatçının Ötekisi: Doğu'da Sanatçı Olmak" projesinin araştırma süreci 10 farklı sanat dalından toplam 36 sanatçıyla derinlemesine mülakatlarla gerçekleştirildi.

Proje kapsamında, merkez olarak nitelendirilen ülkemiz coğrafyasında İstanbul ve birkaç büyük şehir çerçevesine sıkışmış olan sanat dünyasının ötesinde, birbirini otorite ilan eden uzmanları ve kurumları arasında kurulan sınırlı ilişkilerin dışında "farklı sanat ortamlarını" tanımak ve onların gündemindeki tema ve sorunlara dikkat çekmeyi hedefledi.

Farklı sanat ortamları, merkez tarafından  "taşra" olarak nitelendirilmekte ve olumsuzlanmaktalar. Bu bakış açısını da gözden geçirmek üzere proje, merkez- taşra ayrımının geçerliliğini saptama amacıyla bir de Türkiye genelinde sanatçılara açık bir anket çalışması yürüttü.

Takip eden süreçte sonuçlar, araştırma sahasını oluşturan her ilde katılımcı ve ilgililerle tartışma ortamı kuracak şekilde paylaşılmış ve 26 Eylül 2022'de tüm illerden katılımcılara açık bir değerlendirme semineri düzenlendi. Dr. Ayça İnce moderatorlüğü gerçekleştirirken toplantıda Rahmi Öğdül ‘‘Merkezde Kimler Oturur?’’ başlıklı bir konuşma yaptı. Şırnak’tan akademisyen ve sanatçı Beyza Duran ve Adil Öksüz, Hakkâri’den fotoğraf sanatçısı ve akademisyen Murat Adıyaman ve Van’dan tiyatro sanatçısı Muhammed Çakay ‘taşra’da sanatçı olmaya dair deneyimlerini paylaştı. Proje koordinatörü Uğurcan Kaçmaz ve Ayça İnce araştırmanın tüm Türkiye sanatçıları için neler söyleyebileceğini tartışmaya açtı.

Hem seminerlerin hem saha çalışmasının ortaya koyduğu projenin temel çıktıları öncelikle temel veriler ve bu verilerin ne tür ‘fikirlere’ denk düştüğü aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Araştırma sahaları ve katılımcılar tarafından ortaya konulan, sorunsallaştırılan en temel şey eksiklikler ve yetersizlikler. Hem üretim alanları açısından hem de kent kültürü, kent hafızası ve kent imgesinin eksikliğinin taşra ile merkez arasındaki farkı görünür kıldığı tespit edildi. Bu eksiklikler birbiriyle bağlantılı dört başlık altında toplanmıştır.

  • Üretim sürecine bağlı engeller
  • Kentsel mekânın alt yapısına bağlı maddi olanakların eksikliği
  • Kültür sanat faaliyetlerinin üretimiyle ortaya çıkan ürünün yani sanat nesnesinin ve sanatçı kimliğinin ekonomik ve sembolik olarak artı değer eksikliği
  • Destek sorunu

Üretim sürecine bağlı sorunlar

Sanatçıların yarısından fazlasının üretimlerinde sansür ve oto-sansürle karşılaştığını, yerel yönetimlerin yapısal ve geleceğe yönelik kültür politikaları olmadığından desteklenemediklerini, bu kurumlar tarafından sanatçı ve sanat eserinin potansiyel bir tehdit olarak algılandığı saptanmıştır. Sanatçının ürettiği, sergilemek ve sunmak istediği muhtelif gösteriler bu otorite sahipleri tarafından alakasız nedenler gösterilerek engellenebiliyor ya da hiç destek görmeyebiliyor. Gösterim, sergi vb. faaliyetler için alınması gereken resmi izinlerde bürokratik süreçlerin ağır aksaklığından dolayı bu izinlerin alınması,  güvenlik soruşturmaları gibi etkenler faaliyetleri aksatabiliyor.

Kentsel mekâna, maddi olanaklar ve desteğin yetersizliğine bağlı sorunlar

Katılımcılar ikamet ettiği yerlerdeki kültür sanat alanlarının ve kültür-sanat üretimlerini eksik ve yetersiz bulduklarını, faaliyetlerin eksikliği nedeniyle kültürel ve sanatsal anlamda beslenebilecekleri kanalların kısıtlı olduğunu, Türkiye'de ve özellikle yerel kültür politikalarını yetersiz bulduklarını, ikamet ettikleri şehirlerin kamusal sanat, kent kimliği ve kent kültürünün eksik imajlar barındırdığını ifade etmişlerdir.

Bu üretimleri inceleyen, kritik eden medya organlarının ve yayınların eksikliği de bir diğer önemli konu olarak göze çarpıyor. Kültürel ve sanatsal faaliyetlerin arşivlenme, kritik edilme ve inceleme eksikliği sanat tarihi açısından büyük bir boşluk yaratıyor.

Sanatçı kimliğinin ve sanat nesnesinin artı değer eksikliğine bağlı sorunlar

Mülakat ve anket katılımcıları ürettikleri sanat faaliyetlerinden geçimlerini sağlayamamakta ya da yetersiz kazanç sağlamaktalar. Bu durum yerelde üretim yapan sanatçının adaha geniş bir ağ içinde dolaşımını ve tanınırlığını olumsuz şekilde etkiliyor. Bu açıdan merkeze ve piyasaya endeksli eser üretilmediğinde, sanatsal faaliyetin sonunda açığa çıkan ürünün bir tür faaliyetsizlik ürettiği anlaşılıyor. Bu tür bir faaliyetsizlik ticari, dil bilimsel ve kurumsal anlamda "üretilen" ürünün dolaşımda ol(a)mayışından ileri geliyor. Bu açıdan araştırma sahasını oluşturan sanat ortamının (ve daha genelde sanat piyasasının perspektifine yerleşmeyen her üretim ve kültürel alan emekçisinin) merkezin uygun dolaşım ağına ait olmadıkları söylenebilir.

Sonuç olarak

Sanat dünyası ve piyasası içerisinde yer almadan ürettiği faaliyetsizliğin artı değeriyle kent, mekân ve kültürü bir araya getiren kimlik ve imge eksikliklerine karşı sanatçı, bedensel ve mekânsal niteliklere sahip bir kendilik kültürünü üretim süreci içerisinde yeniden oluşturduğu ve bu üretim biçiminin temel bir sosyal gösteren olduğu ortaya çıkartılmıştır.

Bu sayfa 18 Ekim 2022 tarihinde yayına alındı.
Son güncelleme: 19 Ekim 2022